Giriş: Dijital Çağda Yeni Medya Gerçeği
Dijitalleşme çağında bilgiye ulaşım, üretim ve paylaşım biçimleri köklü bir dönüşüm geçirdi. Yeni medya; sosyal medya platformları, bloglar, çevrim içi haber portalları ve kullanıcı tarafından üretilen içeriklerle geleneksel medya düzenine alternatif bir yapı sundu. Türkiye gibi medya özgürlüğü konusunda sorunlu geçmişe sahip ülkelerde, bu alternatif yapı başlangıçta umut verici bir gelişme olarak görülse de, zamanla aynı kısıtlayıcı reflekslerle karşılaştı. Devletin bilgi üzerindeki denetim arzusu, yeni medya mecralarına da yöneldi ve sansür dijital alanda da görünür hale geldi.
Dijital Alanlarda Sansür: Kavramsal ve Hukuki Çerçeve
Dijital sansür, çevrim içi ortamlarda içerik üretiminin, paylaşımının veya erişiminin devlet ya da özel aktörler tarafından sınırlandırılmasıdır. Türkiye’de bu sansürün hukuki altyapısı, başta 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Hakkında Kanun” olmak üzere çeşitli yasal düzenlemelerle oluşturuldu. 2020’de yapılan sosyal medya yasası değişikliğiyle, sosyal ağ sağlayıcılarına Türkiye’de temsilci bulundurma, içerik kaldırma taleplerini karşılama ve kullanıcı verilerini saklama yükümlülükleri getirilmiştir. Bu düzenlemeler, ifade özgürlüğü açısından ciddi riskler barındırmaktadır.
Türkiye’de Dijital Platformlara Müdahale Pratikleri
Türkiye’de Twitter, YouTube ve Ekşi Sözlük gibi platformlara yönelik erişim engellemeleri sıkça uygulanmıştır. Özellikle Gezi Parkı protestoları (2013), 15 Temmuz darbe girişimi (2016) ve çeşitli terör saldırıları sonrasında platformlara erişim kısıtlamaları getirilmiştir. RTÜK’ün 2019 yılında aldığı yetkiyle dijital yayın platformlarını denetlemesi de sansür alanını genişletmiştir. Bant daraltma, algoritmik görünmezleştirme ve içerik kaldırma kararları, yeni medyada ifade özgürlüğünü doğrudan etkileyen uygulamalar haline gelmiştir.
Sosyal Medyada İfade Özgürlüğünün Dönüşümü
Yeni medya, başlangıçta yurttaş gazeteciliği ve bağımsız sesler için bir alan sunarken; artan baskılar sonucu kullanıcılar arasında otosansür yaygınlaşmaya başlamıştır. “Dezenformasyon Yasası” olarak bilinen 2022 tarihli düzenleme, kamuoyunu yanıltıcı bilgi yayma suçu tanımıyla ifade özgürlüğü sınırlarını daha da daraltmıştır. Bu gelişme, özellikle haber portalları ve bağımsız gazeteciler için ciddi riskler yaratmıştır. Ayrıca, sosyal medya algoritmalarının denetlenmemesi, ifade özgürlüğü sorunlarına yeni bir boyut eklemiştir.
Uluslararası Karşılaştırmalar ve Özgürlük Endeksleri
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) 2024 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre Türkiye 180 ülke arasında 165. sıradadır. Freedom House’un 2023 İnternet Özgürlüğü raporunda Türkiye “özgür olmayan ülkeler” kategorisinde yer almıştır. Almanya’nın NetzDG yasası ile Türkiye’nin sosyal medya düzenlemeleri karşılaştırıldığında, Türkiye’deki yasanın daha geniş yetkiler sunduğu ve sansüre daha açık olduğu görülmektedir. AİHM kararlarında da Türkiye’nin ifade özgürlüğü ihlalleriyle sık sık gündeme gelmesi, durumun uluslararası hukuk açısından da sorunlu olduğunu göstermektedir.
Yeni Medya Aktörleri İçin Geleceğe Dair Çıkış Yolları
Sansür ortamına rağmen, dijital direniş ve hak savunuculuğu alanında bazı stratejiler geliştirilmektedir. VPN ve şifreli mesajlaşma uygulamaları ile erişim engelleri aşılmaya çalışılmaktadır. Medya okuryazarlığı eğitimleri, bireylerin bilgiye eleştirel yaklaşmalarını desteklemekte; dijital haklar alanında çalışan STK’lar da bu konuda farkındalık yaratmaktadır. Alternatif platformlar, bağımsız haber bültenleri (örneğin Substack, Patreon) ve podcast yayıncılığı, klasik sansür mekanizmalarına karşı yeni yollar sunmaktadır.
Sonuç: Yeni Medyada Eski Oyunlar, Yeni Direnişler
Dijital medya, ifade özgürlüğü için büyük bir potansiyele sahip olsa da, Türkiye’deki mevcut yasal ve siyasal ortam mevcut potansiyeli sınırlamaktadır. Geleneksel sansür pratiklerinin dijital ortama taşınması, medya özgürlüğü açısından ciddi sorunlara yol açmaktadır. Ancak bireylerin ve toplulukların yeni medya araçlarını yaratıcı ve bilinçli şekilde kullanmaları, bu baskı ortamına karşı direnç geliştirme potansiyeli taşımaktadır. Bu noktada hem hukuki reformlar hem de dijital haklar konusunda toplumsal bilinçlenme, geleceğin belirleyici unsurları olacaktır.
Kaynakça / İleri Okuma:
- RSF Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi (2024)
- Freedom House İnternet Özgürlüğü Raporu (2023)
- Türkiye’de İnternet Sansürü Raporları – İFÖD (İfade Özgürlüğü Derneği)
- 5651 Sayılı Kanun ve Değişiklikleri
- AİHM Kararları: Ahmet Yıldırım/Türkiye (2012), Cengiz ve Diğerleri/Türkiye (2015)
- Legal Design Turkey – Dezenformasyon Yasası İncelemesi
- Yaman Akdeniz & Kerem Altıparmak, “Türkiye’de Sansürün Kısa Tarihi” (2020)
- 0 Yorum
- Medya Dersleri
- Mart 29, 2025