Yazmak İçin Zaman Aramak mı, Zamanı Kendin Yaratmak mı?
Yazarlık bir disiplin işi mi yoksa ilham işi mi? Bu soru kadar tartışmalı olan bir diğer konuysa şüphesiz “Yazmak için en verimli zaman dilimi hangisidir?” sorusudur. Kimileri ki buna ben de dahilim, sabahları zihninin daha berrak olduğunu savunurken, kimileri gecenin sessizliğinde kelimelere daha çok hükmettiğini düşünür.
Bilimsel veriler, bireysel alışkanlıklar ve üretkenlik modelleri üzerinden gelin bu soruya birlikte cevap arayalım.
Bilim Ne Diyor? En Yaratıcı Saat: 22:04 mü?
Bazı güncel çalışmalar, özellikle beyin dalgalarının yaratıcı modlara geçtiği saatlerin gece 22:00’den sonra başladığını savunuyor. Özellikle dış uyaranların azalması, sosyal medyada daha az zaman geçirme ve odaklanma imkânının artması geceyi verimli kılabiliyor.
🌙 Gece Yazmanın Artıları:
- Dikkat dağıtıcı unsurlar azalır
- Gün içinde birikmiş düşünceler olgunlaşır
- Yazı ritminizi kimse bölmez
Sabahçılar Ne Diyor? Güne Kelimelerle Başlamak
Sabah saatlerinde vücut sıcaklığının artmasıyla birlikte zihinsel uyanıklığın arttığı biliniyor. Sabahın ilk saatlerinde yapılan duş, kahve, kısa bir yürüyüş gibi rutinler, yazma enerjisini tetikleyebilir.
☀️ Sabah Yazmanın Avantajları:
- Zihinsel berraklık ve dinçlik
- Gün boyunca üretkenlik hissi
- Daha iyi odaklanma
👤 Yazarlardan Not: Immanuel Kant sabah 5’te kalkar, yazılarını bu saatlerde kaleme alırmış. Murakami ise her sabah 4’te yazmaya başlıyor. Yani alışkanlık, kişisel düzene göre şekillendirilebiliyor.
Yaratıcılık Mutsuzluktan da Beslenebilir mi?
Yaygın bir inanış, iyi ruh halinin yaratıcı üretimi kolaylaştırdığı yönünde. Ancak kimi araştırmalar, melankoli, içe dönüklük ve yalnızlık gibi duyguların da yazma dürtüsünü artırabileceğini gösteriyor.
Bu nedenle yazmak için “mükemmel ruh hali” değil, duygusal farkındalık daha değerli olabilir.
🎭 İlham notu: İçinde sıkışıp kaldığınız bir duygu, başkası için iyileştirici olabilir. Yazın, paylaşın.
Yazma Alanı ve Ortamı da En Az Zaman Kadar Önemlidir
Bir kahve dükkanı, sessiz bir kütüphane ya da evinizin köşesindeki masa… Zaman kadar yazdığınız fiziksel ortam da üretkenliğinizi etkiler. Yalnız kalmayı sevenlerden olsam da bu gibi alanlar özellikle genç arkadaşlarımız için yaratıcı bir ortam sunabilir.
🧩 Yazma Alanınızda Olması Gerekenler:
- Dikkat dağıtmayan bir ortam (dijital bildirimlerden arındırılmış)
- Gerekirse müzik: Lo-fi, klasik ya da çevre sesleri
- Sizi yazma moduna sokan tetikleyici objeler (kalem, defter, kahve…)
Rutinler ve Mikro-Alışkanlıklar: Disiplinli İlham Mümkün
Yazmak için saatlerce boş vakit bulmak zorlayıcı olabilir ama 10 dakikalık rutinler bile düzenli yazarlık alışkanlığı kazandırabilir.
🔁 Mikro-Yazarlık Rutinleri:
- Her sabah kahve sonrası 15 dakikalık serbest yazım,
- Haftada 3 gün gece 22:00’de yazma seansı,
- Her hafta bir yazı yayınlamak için teslim tarihi koymak,
💬 “Yazmak için en iyi zaman, yazmaya başladığınız andır.”
Çünkü kelimeler sizi beklemez, siz onları çağırmalısınız.
Yazma Saatinizi Nasıl Belirlersiniz?
🕰️ Kendinize veya yazmakta zorlanan dostlarınıza şu soruları sorun:
- Gün içinde en enerjik olduğun zaman dilimi hangisi?
- Hangi saatlerde daha az dikkat dağınıklığı yaşıyorsun?
- Yazmak için özel bir ritüele mi ihtiyacın var mı?
Deneyin, ölçün, analiz edin. İdeal yazma saatiniz bilimsel değil, kişiseldir.
Yazmak İçin Mükemmel Zaman, Başladığınız Zamandır
Yazmak için “doğru zamanı” beklemek çoğu zaman yazmamayı meşrulaştırır, tembelliği peşinden getirir. Sabah, gece, öğlen fark etmez. Asıl mesele, sizi yazmaya çağıran saati tanımak ve ona sadık kalmaktır.
Kelime yolculuğunuzda sabah güneşi de size eşlik edebilir, gece lambasının gölgesi de.
- 0 Yorum
- Blog
- Nisan 1, 2025