+90 532 591 57 71
09:00 - 18:00
info@gorkemcan.com

Osmanlı Tokadı Nasıl Atılır? Tarihin Efsanevi Darbesi ve Teknikleri

Osmanlı tokadı, yağlı mermer tokatlayarak ve sürekli yay gererek kendini geliştiren ızbandut yiğitlerle özdeş bir ata sporu.

Bu arkadaşlar genç yaşlarından itibaren 2,5 kilo geldiği söylenen dökme kurşun bilekliklerle dolaşırlarmış.

Yine bu özel askerlerin, savaş alanlarında çıkarılabilen bilekliklerin talimiyle ‘tokatla at devirebilen ve haliyle kafatası da kırabilen’ bir güce ulaştıkları da iddia edilirdi.

Zamanla dilimize “deli” olarak geçen kelimenin kökenini, “delil” isimli düzensiz bir birliğin askerleri (Azap Askerleri) üzerinden günümüze ulaşır.

Halk arasında → “Başıbozuk” ve “Delibaş” da ← denen bu civanmert yiğitleri bir bakıma dönemin uzman askerleri olarak nitelendirmek mümkündür zira yazımızın konusu Osmanlı tokadı (Ottoman Slap) sadece eğitimli askerlerin uygulayabildiği bir teknikti.

Türklerin el yapıları; gelişme çağında tükettikleri pirinç-et-hamur işi ve tereyağının da etkisiyle genellikle hacimli olurdu. Bugün bile et suyuyla beslenenlerin büyük elli olduklarına inanılır.

Adaleli güçlü kollara sahip delibaş askerler; özel teçhizatları, kömür karası boyaları, zırhları ve postları ile en beklenmedik anda harbe katılırlar, yıllarca mermer tokatlayarak tecrübe kazanan devasa nasırlı avuçlarıyla düşmanlarını bertaraf ederlerdi.

Zaman zaman Hun boksu ile de ilişkilendirilen Osmanlı tokadı; elin tersi tekniği, avuç içi tekniği, silme-serme tekniği, süvari tekniği olarak gruplara ayrılırdı ve hafiften can alıcıya doğru uzanan bir şiddete sahipti.

Ya da seviyeleri kabaca şöyle özetlemek mümkün; sersemletip bayıltma, beyin kanaması geçirtme ve en şiddetli haliyle öldürme!

Avrupa’daki çeşitli kazılarda ortaya çıkarılan kafatasları beyne doğru göçmüş iskeletlerin, yamulmuş başlıkların Osmanlı askerleri ile ilişkili olduğuna inanılırdı. Topkapı Sarayındaki devasa kılıçların nasıl kaldırılabildiğini düşünüp hayret ettikçe dönemin insanlarının heybeti daha bir akla yatıyor sanki.

Savaş alanlarında gerek duyulduğu hallerde; omuzdan beslenerek – dirsek ve bilek kırılmadan surata yahut enseye olanca kuvvetle atılırdı.

Asıl Osmanlı tokadı bu şekilde atılabildiği gibi, kulak hizasına, burnu hedefleyecek şekilde, avuç gerilmeden tam yüzün ortasına, el ayası burun ucuna denk gelecek şekilde de atılabilirdi. Bu şekilde atıldığında beyinde çok ciddi hasarlar oluşabilir, ölümlere neden olabilirdi.

Yumrukla Saldırmak Ayıplanırdı

Osmanlı kültüründe; yumrukla saldırmak ayıplanan bir davranış olarak kabul edildiğinden, bu tip bir askeri tatbik daha doğrusu savunma geliştirilmiş. Savunma diyoruz zira teçhizatlarının yere düşmesi yahut kırılması sonrasında yeni taktikler gerekebiliyor.

Yumruk atmak; tıpkı yatağan kılıcı kullananların hasmını aşağılamak için kılıcın ters yani “kesmez” kısmı ile saldırmaları gibi asla hoş görülmezdi.

Mütareke kalemlerin milleti gazlama klişesi “Osmanlı Tokadı”, sözde Avrupa zaferlerini kutsayan spor basınımızın da bir aralar vazgeçemediği kalıplardandı.

Osmanlı el sanatları arasında yer alan kavramı özetlemeye ve Osmanlı tokadı nasıl atılır sorusuna cevaplar aramaya çalıştık umarım evde denemez ve değerli yorumlarınızı paylaşırsınız.

Yorum Yap

Geniş bir eksende yer alan güvenilir iş ortaklarımızla ihtiyaç duyulan her alanda tek elden yetkin çözümler sunuyor, kişi ve kurumlara danışmanlık sağlıyor, rekabet üstünlüğü sağlayacak etkili yol haritalarıyla markanızı en iyi noktaya taşıyoruz.

Takipte Kalalım