Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde gazetecilik, fikir ve ifade özgürlüğünün mücadelesi anlamına geliyordu. Bu mücadelenin en önde gelen isimlerinden biri, İkinci Meşrutiyet dönemi gazetecilerinden Hasan Fehmi Bey’di. Hasan Fehmi, Serbesti gazetesinin başyazarı olarak, İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne karşı sert muhalefet yapmasıyla tanınmıştı. Bu cesur ve etkili kalemi nedeniyle, Osmanlı basın tarihinin ilk basın şehidi olarak anılmaktadır.
Arnavut kökenli olan Hasan Fehmi, özellikle askerlerin siyaset üzerindeki etkilerini ve devlet adamlarının yolsuzluklarını eleştiren yazılarıyla dikkat çekiyordu. Aydın kesim ve öğrenciler üzerinde büyük etki bırakan bu yazıları, dönemin siyasi yapısına yöneltilmiş cesur eleştiriler içeriyordu. Tüm tehditlere rağmen, Hasan Fehmi korkusuzca sokaklarda dolaşarak fikirlerini açıkça ifade etmeye devam etti.
Suikast Öncesi Gelişmeler
1908’de ilan edilen İkinci Meşrutiyet’in ardından, İttihat ve Terakki Cemiyeti perde arkasından hükümeti yönetmeye başlamıştı. Ancak, deneyimsizlikleri ve dış gelişmeler, bu dönemi oldukça çalkantılı hale getirdi. 1908 yılı Ekim ayında Bosna-Hersek, Avusturya’ya katıldığını ilan ederken, aynı dönemde Bulgaristan Krallığı ilan edildi ve Girit Yunanistan’a katıldığını duyurdu. Bu gelişmelerin ardından İttihatçılar, Sadrazam Kamil Paşa’yı görevden alarak yerine Hüseyin Hilmi Paşa’yı getirdiler (13 Şubat 1909).
Osmanlı İmparatorluğu’nun bu çalkantılı döneminde, basının ilk gündem maddesi İttihat ve Terakki Cemiyeti’ydi. Serbesti gazetesinin başyazarı Hasan Fehmi, bu yeni düzenin en ciddi eleştirmenlerinden biri olarak öne çıktı. Abdülhamid dönemi baskısından kaçarak bir süre Paris ve Mısır’da kalan Hasan Fehmi, Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte ülkesine dönmüş ve İttihatçılara karşı sert bir muhalefet başlatmıştı.
Hasan Fehmi Bey’in Suikasti
Hasan Fehmi Bey, 1909 yılının Nisan ayının 6. günü, arkadaşı Müfit Bey ile birlikte Beyoğlu’ndaki bir görüşmeden dönerken Galata Köprüsü üzerinde suikaste uğradı. Bir kiralık katil tarafından ensesinden vurularak hayatını kaybeden Hasan Fehmi, geride baskılara boyun eğmeyen cesur bir gazetecinin mirasını bıraktı. Ertesi gün, Serbesti Gazetesi’nin bembeyaz birinci sayfasında şu cümleler yer aldı:
“Serbesti-i matbuatın (basın özgürlüğünün) ilk kurbanı, ömrünü menfalarda (sürgünlerde) geçirmiş olan evlad-ı hürriyetten Hasan Fehmi Bey’in ruhuna fatiha…”
Hasan Fehmi’nin suikaste uğraması, dönemin üniversite gençliğinde büyük bir öfkeye yol açtı. Bu gençler arasında yer alan Burhan Felek, Hasan Fehmi adına devrin sadrazamından hesap soracak cesareti gösterdi. “Gizli eller kırılsın” sloganıyla yapılan protestolar, suikastın toplum üzerindeki derin etkisini gözler önüne seriyordu.
Öldürülen Gazeteciler Günü
Hasan Fehmi Bey’in katledildiği 6 Nisan günü, Türkiye’de “Öldürülen Gazeteciler Günü” olarak kabul edilmiştir. Bu önemli gün, basın özgürlüğü uğruna hayatlarını kaybeden tüm gazetecilerin anısını yaşatmak amacıyla her yıl anılmaktadır. Hasan Fehmi Bey’in cenaze töreni, o dönemde İstanbul’un nüfusuna kıyasla oldukça büyük bir kalabalıkla, yaklaşık 50 bin kişinin katılımıyla gerçekleşmiştir. Bu, basın tarihimizin ne denli derin ve anlamlı bir mücadeleye tanıklık ettiğini gösterir.
Sonuç
Hasan Fehmi’nin mücadelesi, basın özgürlüğü için verilen mücadelenin sembolü haline gelmiştir. Onun cesur duruşu, döneminin siyasi baskılarına karşı özgür basın mücadelesi veren gazetecilere ışık tutmuştur. Bugün, basın şehitlerimizi anarken, özgür basının toplum üzerindeki önemini ve demokrasiyi ayakta tutma görevini bir kez daha hatırlamalıyız.
- 0 Yorum
- Medya Dersleri
- Ekim 27, 2024