+90 532 591 57 71
09:00 - 18:00
info@gorkemcan.com

Hülle ve Hüllecilik Boşanma Sonrası Çözüm mü?

Evlilikler, hayatın en güzel yolculuklarından biri olsa da, bazen beklenmedik fırtınalarla karşılaşabilir ve süreç ne yazık ki boşanmayla sonuçlanabilir. Boşanma, pek çok kişi için duygusal, sosyal ve hatta hukuki açılardan oldukça yıpratıcı bir dönemdir. Elbette çiftler, tekrar bir araya gelme arzusu da duyabilirler. İşte tam da bu noktada, özellikle İslami hassasiyetlerle yaşayan topluluklarda ve toplumlarında sıkça dile getirilen ve çoğu zaman yanlış anlaşılan bir kavram gündeme gelir: hülle.

Peki, hülle nedir? Halk arasında “hülle yapmak” olarak bilinen bu uygulama, gerçekten de boşanma sonrası yeniden bir araya gelmek isteyen eşler için geçerli ve İslami bir çözüm müdür? Yoksa dini bir kılıf altında yapılan, tartışmalı bir uygulama mıdır? Eğer siz de kafanızda benzer sorular taşıyorsanız, bu yazı tam size göre. Bu karmaşık konuyu derinlemesine ele alacak, hem dini kaynaklardaki yerini inceleyecek hem de toplumsal algılarını tartışacağız. Amacımız, bu konuda doğru bilgiye ulaşmanızı sağlamak ve sizi yanıltıcı bilgilerden korumak.

Hülle Kavramının Kökenleri ve Tanımı: Basit Bir Yeniden Birleşme Yolu mu?

Hüllecilik, Arapça “hull” kökünden türeyen ve “halletmek, çözmek, helal kılmak” anlamlarına gelen bir kelimedir. İslam fıkhında ise hülle, geri dönüşü olmayan (bâin) talakla boşanan bir kadının, boşandığı kocasıyla yeniden evlenebilmesi için başka bir erkekle geçici bir evlilik yapması ve bu evliliğin de sona ermesi durumunu ifade eder. Yani, ilk eşin, boşadığı eşiyle tekrar evlenebilmesi için bir “aracı” evlilik olması gerektiği düşüncesidir.

Bu kavramın ortaya çıkış nedeni, İslam hukukunda talakın (boşanmanın) belirli kurallara bağlanmış olmasından ileri gelir. Özellikle “bâin talak” denilen, yani erkeğin eşini üçüncü kez boşaması durumunda, o kadının, eski kocasıyla tekrar evlenmesinin yasaklandığına dair bir hüküm mevcuttur.

İşte bu yasağı “aşmak” ve tekrar bir araya gelmek isteyen çiftler için hülle nikahı bir çıkış yolu olarak görülmüştür. Ancak bu uygulamanın dini meşruiyeti ve ahlaki boyutu tarih boyunca İslam alimleri arasında ciddi tartışmalara neden olmaktadır.

Talak Sonrası Evlilik ve Hülle’nin Dini Arka Planı: Kur’an ve Sünnet Ne Diyor?

Hüllecilik kavramı, özellikle Kur’an-ı Kerim’in Bakara Suresi’nin 230. ayetiyle ilişkilendirilir. Ayetin meali şöyledir:

“Eğer erkek karısını (üçüncü defa) boşarsa, kadın başka bir kocaya varıp onunla evlenmedikçe, ilk kocasına helal olmaz. Eğer (ikinci koca da) onu boşar da (kadın) iddetini tamamlarsa, (eski) karı kocanın Allah’ın sınırlarını yerine getireceklerine inanırlarsa, tekrar birbirlerine dönmelerinde onlara günah yoktur. İşte bunlar, anlayan bir toplum için Allah’ın sınırlarıdır.” (Bakara Suresi, 230)

Bu ayet, yanlış bir şekilde hülle ayeti olarak da bilinir ve İslam hukukçuları arasında farklı yorumlara yol açmıştır. Ayetin lafzına göre, üç talakla boşanan bir kadının eski kocasına helal olabilmesi için “başka bir kocayla evlenmesi” ve bu evliliğin de sona ermesi şartı vardır. Ancak buradaki “başka bir kocayla evlenme” şartının nasıl anlaşılması gerektiği de temel tartışma konusudur.

İslam hukukunda hülle, mezhepler arasında farklı yaklaşımlara sahiptir.

  • Hanefî Mezhebi: Hanefîler, üçüncü talakla boşanmış bir kadının eski kocasıyla tekrar evlenebilmesi için, yeni evliliğin geçerli bir evlilik olması, yani cinsel ilişkinin gerçekleşmesi ve bu evliliğin doğal bir şekilde boşanma veya ölümle sona ermesi gerektiğini belirtirler. Ancak niyetin, yani ikinci evliliğin sadece hülle amacıyla yapılması konusunda farklı görüşler vardır. Bazı Hanefî fakihler, niyetin sırf eski eşe helal kılmak olması durumunda bile evliliğin hukuken geçerli olacağını, ancak ahlaken mekruh veya haram olabileceğini ifade ederler. Bazıları ise böyle bir niyetle yapılan evliliğin batıl olacağını savunur.
  • Malikî, Şafiî ve Hanbelî Mezhepleri: Bu üç mezhep, hülle niyetiyle yapılan bir evliliğin baştan geçersiz (batıl) veya haram olduğunu savunur. Onlara göre, ikinci evliliğin amacı gerçekten kalıcı bir birliktelik olmalı, sadece eski eşe helal kılmak gibi bir kasıt taşımamalıdır. Eğer ikinci evlilik sırf bu amaçla yapılırsa, kadın ilk kocasına helal olmaz. Bu mezhepler, Bakara Suresi’ndeki “evlenmedikçe” ifadesini gerçek bir evlilik olarak yorumlarlar ki bu da geçici veya hileli bir evliliği dışlar.

Talak sonrası evlilik meselesinde, İslam’ın temel prensibi, boşanmanın ciddiyetini vurgulamak ve aceleci kararların önüne geçmektir. Üç talakla boşamanın getirdiği bu ağır sonuç, evliliğin kutsallığını korumak ve kolayca boşanmanın önüne geçmek amacını taşır. Bu bağlamda, hüllecilik adı altında tamamlanan süreç ve bu tip geçici evlilikler, çoğu alimce bu amacın ruhuna aykırı bulunmuştur.

Hülle Uygulamalarının Toplumsal Yansımaları: Çözüm mü, Yeni Sorunların Kaynağı mı?

Süt Kardeşler filmindeki “Hüllecilik” sahnesini hatırlarsınız. Bu sahne, toplumda hüllecilik kavramının ne kadar yanlış anlaşıldığını ve bazen de suiistimal edildiğini mizahi bir dille gözler önüne serer. Ne yazık ki, gerçek hayatta da hülle nikahı adı altında yapılan evlilikler, ciddi ahlaki ve hukuki sorunlara yol açabilmektedir. Hatta hülleci denen kişiler de malumunuz, tek gecelik evlilikler yapmalarıyla tanınır.

Toplumda, hüllecilik genellikle “bir başkasıyla kısa süreliğine evlenip boşandıktan sonra eski eşle tekrar evlenme” şeklinde basitçe algılanır. Ancak bu basit algı, çoğu zaman işin dini ve ahlaki boyutunu göz ardı eder. Bu tür uygulamaların yol açabileceği bazı sorunlar şunlardır:

  • Kadının Onurunun Zedelenmesi: Hülle evliliklerinde kadın, çoğu zaman bir “araç” konumuna düşürülür. Bu durum, kadının onurunu ve şerefini zedeleyebilir, psikolojik olarak olumsuz etkileyebilir.
  • Aldatma ve Kandırma: Hülle niyetiyle yapılan evlilikler, temelde bir aldatma ve kandırma içerir. Çünkü ikinci evlilik, gerçek bir evlilik niyetiyle değil, sadece belirli bir amaca hizmet etmek için yapılır. Bu durum, hem dini hem de ahlaki açıdan problemlidir.
  • Dinin Suiistimali: Dini hükümlerin, kişisel çıkarlar veya kolaylıklar uğruna çarpıtılması, dinin genel saygınlığına zarar verebilir. Hülle dinen caiz mi sorusuna olumlu yanıt arayan bazı kesimler, ayetleri veya hadisleri yanlış yorumlama eğiliminde olabilirler.
  • Hukuki Karmaşa: Hülle amacıyla yapılan evliliklerin hukuken geçerliliği ve sonuçları da karmaşık bir hal alabilir. Örneğin, ikinci eşin evliliği sona erdirmeyi reddetmesi veya başka taleplerde bulunması gibi durumlar, yeni sorunları beraberinde getirebilir.
  • Güven Kaybı: Bu tür uygulamalar, eşler arasında ve toplum genelinde güven kaybına yol açabilir. Evlilik kurumunun kutsallığına gölge düşürebilir.

Hülle’nin Dini Hükmü: Çeşitli Görüşler ve Önemli Uyarılar

Hülle dinen caiz mi sorusu, İslam alimleri arasında derinlemesine tartışılan bir konudur. Genel olarak, İslam fıkhında çoğunluk görüşü, hülle niyetiyle yapılan evliliklerin kesinlikle haram olduğu yönündedir. Bu görüş, başta Malikî, Şafiî ve Hanbelî mezhepleri olmak üzere birçok fakih tarafından benimsenmiştir.

Nitekim, Peygamber Efendimiz’in hülle yapan ve yaptıranları lanetlediğine dair rivayetler bulunmaktadır. Rivayetlerden birinde şöyle buyrulmuştur: “Hülleyi yapan da yaptıran da lanetlenmiştir.” (Tirmizî, Nikah, 25; İbn Mâce, Nikah, 33) Bu hadisler, hülle uygulamasının İslam’ın ruhuna ve evlilik kurumunun ciddiyetine aykırı olduğunu açıkça göstermektedir.

İslam hukukunda hülle tartışmaları, temel olarak niyetin rolü etrafında yoğunlaşır. Eğer bir kadın, gerçekten evlenme niyetiyle başka bir erkekle evlenir ve bu evlilik doğal bir şekilde sona ererse (boşanma veya ölüm), bu durumda eski kocasıyla tekrar evlenmesinde bir sakınca görülmez. Ancak evliliğin tek amacının, ilk kocaya helal kılmak olması durumunda, bu evliliğin meşruiyeti tartışılır hale gelir. Çoğu alim, bu türden bir “hile” veya “hile-i şer’iyye”nin dinen kabul edilemez olduğunu vurgular.

Diyanet İşleri Başkanlığı gibi resmi dini merciler de genellikle hülle niyetiyle yapılan evlilikleri caiz görmezler. Diyanet’in görüşleri, İslam’ın temel prensiplerine ve Peygamber Efendimiz’in hadislerine dayanır. Buna göre, evlilik, meşru bir beraberlik kurma, nesli devam ettirme ve huzurlu bir aile ortamı oluşturma amacı taşımalıdır. Geçici ve sadece bir amaca hizmet eden evlilikler, bu kutsal amacın dışına çıkmış kabul edilir.

Boşanma Sonrası Süreçte Doğru Adımlar: Hülle Yerine Neler Yapılabilir?

Peki, eğer hüllecilik dinen caiz değilse ve toplumsal sorunlara yol açıyorsa, boşanma sonrası tekrar bir araya gelmek isteyen çiftler ne yapmalı? İşte bu durumda atılabilecek bazı adımlar ve düşünülmesi gerekenler:

  1. Talakın Türünü Anlamak: Öncelikle, gerçekleşen boşanmanın türünü iyi anlamak gerekir. Boşanma, ric’î (dönüşlü) talak mı, bâin (geri dönüşü olmayan) talak mı? Eğer ric’î talak ise, iddet süresi içinde eşler tekrar bir araya gelebilirler ve nikah tazelemeye gerek kalmaz. Üçüncü talakla boşandıysanız, durum farklıdır.
  2. Gerçek ve Kalıcı Niyet: Eğer bir çift, üçüncü talakla boşandıktan sonra gerçekten ve samimi bir şekilde tekrar evlenmek istiyorsa, bu durumda kadının başka bir erkekle evlenmesi ve bu evliliğin de tamamen doğal bir süreçle, yani gerçek bir evlilik niyetiyle gerçekleşip sonra boşanma veya ölümle sona ermesi gerekir. Bu evlilik, asla eski eşle tekrar evlenme niyetiyle yapılmamalı, gerçek bir yuva kurma amacı taşımalıdır. Bu durum, Bakara Suresi’ndeki ayetin ruhuna uygun olan yorumdur.
  3. Dini Danışmanlık Almak: Boşanma sonrası dini konularda tereddütleriniz varsa, güvendiğiniz ve ilim sahibi din adamlarından, aile danışmanlarından veya ilahiyatçılardan yardım almak çok önemlidir. Yanlış bilgilere veya kulaktan dolma tabirlere göre hareket etmek, hem dinen hem de psikolojik olarak sizi daha büyük çıkmazlara sokabilir.
  4. Psikolojik Destek: Boşanma süreci, hem kadın hem de erkek için ciddi travmalara yol açabilir. Tekrar bir araya gelme arzusu, bazen duygusal boşluklardan veya çocukların durumundan kaynaklanabilir. Bu süreçte psikolojik destek almak, kararlarınızı daha sağlıklı bir şekilde vermenize yardımcı olabilir.
  5. Düşünme ve Değerlendirme: Aceleci kararlar almaktan kaçının. İlişkinizi, boşanma nedenlerinizi ve tekrar bir araya gelme isteğinizin altında yatan gerçek nedenleri samimiyetle değerlendirin. Eğer gerçekten sağlam bir temel üzerine yeniden bir evlilik kurma niyeti taşıyorsanız, bu adımları atmanız daha sağlıklı olacaktır.

Hülle Ayeti ve Tefsirler Işığında Anlamı

Üstte değinmiştik hatırlarsınız; Bakara Suresi 230. ayet, hülle ayeti olarak anılsa da, aslında “hülle yapın” diyen bir ayet değildir. Tam aksine, üç talakla boşanmanın sonuçlarının ciddiyetini vurgulayan ve bu yola başvurmayı caydırıcı bir hükümdür. Ayetin amacı, insanların boşanma konusunda aceleci davranmalarını engellemektir. Tefsir alimleri, bu ayeti yorumlarken genellikle “kadın başka bir kocaya varmadıkça” ifadesinin, gerçek bir evlilik birliği kurulması ve bu evliliğin de doğal yollarla sona ermesi gerektiği üzerinde durmuşlardır.

Örneğin, İmam Kurtubî tefsirinde, hülle niyetli evliliğin, evliliğin meşru amacına aykırı olduğunu ve bu tür bir uygulamanın dinen kabul edilemez olduğunu belirtmiştir. Büyük İslam alimlerinden İbn Kayyim el-Cevziyye de “İ’lâmu’l-Muvakkıîn” adlı eserinde hülle uygulamasını sert bir şekilde eleştirmiş, bunun dinde hile yapmak olduğunu ve Allah’ın sınırlarını çiğnemek anlamına geldiğini ifade etmiştir. Bu da bize gösteriyor ki, İslam hukukunda hülle tartışmaları, yüzyıllardır süregelen ve çoğu zaman haram olduğu sonucuna varılan bir konudur.

Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

Hülle nedir ve ne anlama gelir?

Hülle, üç talakla boşanmış bir kadının, boşandığı eski kocasıyla tekrar evlenebilmesi için başka bir erkekle geçici bir evlilik yapması ve bu evliliğin de sona ermesi durumuna denir. Temelde, eski kocasına “helal kılınması” amacı güder.

Hüllecilik dinen caiz mi?

İslam alimlerinin büyük çoğunluğuna göre, hüllecilik yani sırf eski eşe helal kılmak niyetiyle yapılan geçici evlilikler haramdır ve dinen caiz değildir. Peygamber Efendimiz’in hülle yapan ve yaptıranları lanetlediğine dair hadisler bulunmaktadır.

Bakara 230. ayet hülle yapmaya mı teşvik ediyor?

Hayır, Bakara 230. ayet (hülle ayeti olarak da bilinir), üç talakla boşanmanın ciddiyetini vurgulamak ve bu tür aceleci boşanmaların önüne geçmek amacını taşır. Ayet, “kadın başka bir kocaya varıp onunla evlenmedikçe” derken, gerçek ve kalıcı bir evlilikten bahseder, hülle niyetiyle yapılan geçici bir evlilikten değil.

Talak sonrası evlilik için hülle yapmak şart mı?

Eğer üçüncü talakla boşandıysanız ve tekrar evlenmek istiyorsanız, kadının başka bir erkekle gerçek bir evlilik yapması ve bu evliliğin doğal yollarla (boşanma veya ölüm) sona ermesi gerekir. Hülle niyetiyle yapılan evlilikler meşru kabul edilmez.

Hülle nikahı nasıl yapılır ve hukuki sonuçları nelerdir?

Hülle nikahı, genellikle belirli bir süre için veya belirli bir amaçla (eski eşe helal kılmak) yapılan, meşru bir evlilik niyeti taşımayan bir nikahtır. Dini açıdan çoğu alim tarafından haram sayıldığı gibi, hukuki açıdan da geçersizliği veya sorunlu sonuçları olabilir. Türkiye’deki medeni kanunlara göre bu tür bir evliliğin geçerliliği yoktur.

Sonuç: Hülle Bir Çözüm Değil, Dini ve Ahlaki Bir Problem Kaynağıdır

Yukarıda detaylarıyla ele aldığımız gibi, hülle ve hüllecilik kavramı, boşanma sonrası yeniden bir araya gelmek isteyen eşler için cazip bir “çözüm” gibi görünse de, İslam’ın ruhuna ve evlilik kurumunun kutsallığına aykırı bir uygulamadır. Tarih boyunca İslam alimleri, bu türden hileli evlilikleri büyük ölçüde reddetmiş ve haram kılmıştır. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) hülle yapan ve yaptıranlara yönelik sert uyarıları, bu konudaki hassasiyetin en önemli göstergesidir.

Hüllecilik, dini kuralların suiistimal edilmesi, kadının onurunun zedelenmesi ve toplumsal güvenin sarsılması gibi ciddi sonuçları beraberinde getirebilir. Gerçek bir talak sonrası evlilik niyeti taşıyorsanız, bu durumun ancak kadının samimi bir evlilik niyetiyle başka bir erkekle evlenip bu evliliğin doğal bir şekilde sona ermesiyle mümkün olabileceğini unutmamak gerekir.

Eğer siz de boşanma sonrası süreçte benzer ikilemler yaşıyor veya dini konularda doğru bilgiye ulaşmak istiyorsanız, güvendiğiniz, ilim sahibi ehli sünnet din adamlarından ve uzmanlardan danışmanlık almaktan çekinmeyin. Unutmayın ki, gerçek çözüm, dini hükümlere uygun, samimi ve ahlaki değerlerle bağdaşan bir yolda ilerlemekten geçer. Evlilik, sadece kağıt üzerindeki bir anlaşma değil, aynı zamanda karşılıklı saygı, güven ve samimiyet üzerine kurulu kutsal bir müessesedir. Bu müessesenin sağlam temeller üzerine oturması için her türlü hileli yoldan kaçınmak elzemdir.

Yorum Yap

Geniş bir eksende yer alan güvenilir iş ortaklarımızla ihtiyaç duyulan her alanda tek elden yetkin çözümler sunuyor, kişi ve kurumlara danışmanlık sağlıyor, rekabet üstünlüğü sağlayacak etkili yol haritalarıyla markanızı en iyi noktaya taşıyoruz.

Takipte Kalalım