Türkiye’de Radyo Ne Zaman Kuruldu?

Türkiye’de Radyo – Ülkemizde ilk radyo yayını; ya da o yıllardaki yaygın adıyla “telsiz telefon” çalışmaları 1921’e tarihlenir. 

1921 yılında Muallim Mektebinde verilen bir musiki konserinin İstanbul Üniversitesinde amatör olarak dinletildiği bilinmektedir. Hediye Fransız telsiziyle 19 Mart 1923 tarihinde de bir deneme yapılır ancak 2 yıl boyunca bir ilerleme sağlanamaz. 

1925 yılında çıkarılan “Telsiz tesisi hakkında kanun” yasasıyla Fransızlara telsiz şebekesi kurdurulmasına karar verilir, çalışmalar İstanbul’da Eyüp’te ve Ankara Babaharman’da aynı yıl başlar. 1927’de hizmete girecek vericiler radyo yayıncılığı için de uyumlu hale getirilecektir. Emekleme ve Türkiye’de radyo tarihi için cumhuriyetin ilk yıllarına uzanmak doğru olacaktır.

radyo nedir

Aynı zamanda bu yeni telsiz telgraf vericileriyle Londra, Berlin, Moskova, Viyana, Tahran, New York gibi merkezlerle dahi bağlantı kurulabiliyordu. 

Bu saydığımız ülkelerdeki vericilerin toplamdaki güçleri 116 kiloWatt’tı. İstanbul’da ve Ankara’da planlanan radyoların güçleri ise 20 ve 250 kiloWatt’ı buluyordu.

Bunlar propaganda gayesiye dönemin en güçlü vericileri seçilerek kurulmuştu. Yapılacak yayınlarının Avrupa’nın her yerine ulaşabileceği tahmin edilerek yayınların Türkçe’nin yanı sıra Fransızca ve Almanca dillerinde yapılması kararlaştırıldı.

radyo tarihi

5 kilovat vericiyle yapılan ilk yayın, neredeyse kimsede radyo olmadığı için, her akşam postane binasının kapısının üzerindaki hoparlörler üzerinden duyuruldu. Ülkemizdeki tüm teknik ve fiziki gelişmelerin neredeyse radyonun icadı ile paralel ilerlediği söylenebilir.

1926’da çıkartılan bir kanunla, 10 yıl süreyle Telsiz Telefon Türk Anonim Şirketi (TTTAŞ) adındaki özel bir şirkete yayıncılık hakkı verilecek, ABD ve İngiltere’de düzenli yayınlara geçilmesinden sadece 5 yıl sonra ise 6 Mayıs 1927’de Türkiye’de radyo yayınları başlayacaktır. 

Radyoculuğun ilk senelerinde telgraf haberleşmesinin bittiği akşam saatlerinde 4-4,5 saat yayın yapılıyordu. Söz ve müzik yayınları ses ve tiyatro sanatçıları tarafından canlı hazırlanıp sunuluyor, Anadolu Ajansının bültenleri de haberleri oluşturuyordu.

radyoculuk

Radyoculuğun Türkiye’deki İlkleri:

  1. Ankara Palas’ın bodrumundan, 5 kW’lık iki Fransız vericisi ile başkent yayına başlar.
  2. 120 kW´lık uzun dalga Ankara vericisi 1930’ların sonunda Avrupa’da dahi bir ilktir.
  3. 1937’de çıkartılan Telsiz Kanunuyla ruhsatsız radyo kullananlara ağır cezalar getirilir.
  4. Markoni şirketine ihale edilen yeni Ankara Radyosu 22 Temmuz 1938’da yayına geçer.
  5. 1939’da Ankara’da 20 kW kısa dalga üzerinden yabancı dilde dış yayıncılığa başlanır.
  6. 1945’te İstanbul Radyoevi inşa edilecektir.
  7. 1950’de askerlerimiz için Güney Kore’ye seslenen bir kısa dalga radyo kurulur.
  8. Önceleri deneme yayınları yapan İzmir Radyosu ise 1951’de faaliyete başlar.
  9. Radyolarımız, 1964 senesine kadar Basın ve Yayın Genel Müdürlüğü’ne bağlıdır.

radyonun tarihi

Radyoculuk girişimlerinden Mustafa Kemal’e bahsetmeye karar verilir. Gazi Mustafa Kemal, “Getirsinler de dinleyelim o vakit.” demesi üzerine Hayrettin Bey tüm teçhizatı Orman Çiftliği’ne götürür. İstasyon aradıkları sırada aniden bir Rus radyosu karşılarına çıkar.

Mustafa Kemal Sofya’da ateşe iken kulağı az çok Rusçaya dolgundu, bir müddet dinledikten sonra birden ayağa kalkıp “Efendiler, bakınız Ruslar şu anda radyodan propaganda yapıyorlar. Bu radyo bize ziyadesiyle gereklidir.” diyerek radyonun hemen kurulmasını emreder. Bu şekilde radyonun tarihi gelişimi kabaca özetlenebilir.

Türkiye’de Radyo Yayıncılığı:

6 Mayıs 1927’de radyolarımızın ilk sesi Sadullah Gazi Evranos, Tamburi Cemil Bey’in oğlu Mesut Cemil ile Eminönü Sirkeci’deki Büyük Postane’nin üst katında ilk anonsunu gerçekleştirecektir. 

9 aylık deneme yayınından sonra 1933’deki adliye yangını sonrasında postaneden taşınmak zorunda kalan idare, Beyoğlu Ambassador Hanı’na geçer. Ankara’da ise ilk yayın Kasım 1927’de yapılır.

Kadir Gecesi okunan Türkçe ezanla başlayan İstanbul Radyosunun ilk canlı yayını Mevlit’le devam eder. Ayasofya Camii’nde tarihler 3 Şubat 1932’yi göstermektedir. Bu naklen yayın Atatürk’ün isteği ile gerçekleştirilir.

antika radyo, eski radyo, radyonun tarihi

Ankara Radyosu ise, 1938 yılında şimdiki binasına geçtikten sonra, ciddi manada eğitim öğretim yapan, sanatkarlar yetiştiren, Türk Müziğinin sorunlarına eğilen disiplinle eğilen bir öğretim kurumu olmuştu.

1936’da hizmete açılan Ankara Devlet Konservatuvarı kadrosundan da yayınlar için yararlanılır. Öte yandan, Türk Sanat Musikisi repertuvarı ile ilgili çalışmalar başlatılarak nota kütüphanesi kurulmasına çalışılır.

Şimdilerde dahi faydalandığımız pek çok nota, Fahri Kopuz’un notalardır. Haliyle bir saz ve söz arşivi de bulunmadığından, canlı yayınların dışında, plak yayınları piyasadaki kaliteli plaklarla karşılanırdı. Sanat değerlerine göre tasnif edilen bu kayıtlardan, zamanla büyük bir arşiv oluşturulmuştu. Bu değerli arşiv 1960’lı yıllarda, anlaşılmaz bir nedenle hurda fiyatına plakçılara satıldı.

Devam eden yıllarda bir plâk kayıt stüdyosu kurulmuş, icralar arşivlenerek plağa alınmıştı. Ankara Radyosu kütüphanesi kurulduktan sonra, ünlü müzisyenlerin özel koleksiyonları toparlanmaya çalışıldı.

türkiye'de radyo

Türkiye’de radyoculuğun tarihi → Telsiz ve telefon haberleşmesi imtiyazına da sahip bu yeni kurulmuş şirketin yüzde 40 sermayesi İş Bankası’na, yüzde 30’u Anadolu Ajansı’na, kalan yüzde 30’u ise dönemin üç tecrübeli gazetecisine (Gümüşhane vekili Cemal Hüsnü Taray, Falih Rıfkı Atay ve İleri Gazetesinin sahibi Sedat Nuri İleri) aitti. 

Radyo yayınları, 10 yıllık sürenin sonunda TTTAŞ’nin sözleşmesi zarar ettiği gerekçesiyle yenilenmediğinden haklar PTT’ye devredildi.

Bu arada, 1930’lu yılların başında ülkemizdeki radyo alıcısı sayısı da 2 binleri geçmişti. Gerçek düzenli radyo yayıncılığı ise 28 Ekim 1938’de başladı. Radyo 1970’li yıllarda Türkiye’nin tamamında dinlenmeye başlanacaktır.

Kaynakların derinliği düşünüldüğünde radyonun icadı kısaca anlatılabilecek bir konu olmadığı için ülkemizdeki gelişiminden bahsetmeyi daha uygun bulduk. Detaylı bilgi arayan dostlarımız bir kaç basit radyo tarihi pdf araması ile arşiv bilgilere ulaşabilir. 

1979'da İstanbul’da doğdu. Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri mezunu olan yazar, Vatan gazetesinde başladığı kariyerinin ardından farklı görevler üstlendi, özel kurumlarda yöneticilik yaptı. Online gazetecilik eğitimini BBC'de tamamlayan, 2008'den itibaren dijital dünyanın içinde yer alan Görkem CAN; kişi ve kurumların faaliyetlerine destek oluyor, bilgi ve deneyimiyle yönlendirici rol oynuyor.

7 Yorum

  1. Radyonun hayatımıza kattıkları gerçekten unutulamaz günümüzde sadece araçlarda dinler olduk radyo kanallarını. Özellikle 80’lerin çocukları çok iyi bilir evinde televizyon olmayanlar akşamı yapardı radyoyla. Babam ufak bir radyo almıştı cep tipi pilli sabahtan akşama kadar kulağımdan çıkarmak istemezdim.

    • Radyo şimdilerde eski popülerliğini kaybetmiş gibi gözükse de yeri doldurulamayacak bir icat. Hele elektriklerin kesildiği yağmurlu bir gecede bir yandan kitap okuyup bir yandan radyo dinlemenin keyfi paha biçilemez.

  2. Merhabalar;

    Radyonun yerini hiçbir elektronik alet dolduramaz. Radyonun benim dünyamda çok ayrı ve kıymetli bir yeri vardır. İlçemizdeki okullarımızdan Kaman Lisesi’nde lambalı bir radyo cihazından yapılan bir vericiyle kısa dalga 49 metreden radyo yayını yapılmıştı. O zaman doğunun seyahat otobüsleri ilçemizden geçerdi. Mola verdikleri lokantalarda şoförleri ile tanışır, otobüslerinin radyolarını kısa dalga 49 metreye ayarlayarak Kaman Lisesi radyosunun yayınlarını dinlemelerini isterdik. Radyo yayını tabi belli bir mesafeye kadar etkindi. Olsun bir kaç km. civarında sesimizin duyulmuş olması bizi çok mutlu ediyordu. Zamanla daha profesyonel cihazlar temin edilmiş ve yayının etki alanı ve kalitesi artırılmıştı. Ben o zamanlar Almanya’daydım. Emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim. Ancak, her yorumun sonunda adımı, e-postamı ve web sitemi yazmaktan gına geldi. Yok mu bunun bir kolayı?

    • Recep abi bizim de yaşımız 42 oldu, sizin kadar eskileri hatırlayamayız ancak sadece TRT’nin olduğu tek kanallı zamanları, eski tozlu radyolarda Rus, Çekoslovak kanalları bulduğumu hatırlıyorum. Almanya derken bir anı geldi aklıma. Rizeli tam bir Laz çok samimi bir arkadaşım ki babası siz yaşlardadır, o vakitlerin çok meşhur tüylü şapka ve kulağında büyük radyo pozunu vermiş, arkadaşım anlatırdı gülerdik. Şimdi Spotify çıktı artık insanlar kendi listelerini yapıyorlar ve kendi istedikleri şarkıları dinliyorlar. Radyo sadece trafikte canı sıkılanların arkadaşı oluyor o kadar. Son olarak; e-posta yorumunuza da cevap vereyim, yorum yazmak istediğinizde (zaten adınızı soyadınızı girmiştiniz) fare ile boş alanın üzerine gelip bir kere tıklarsanız bilgileriniz ekranda beliriverecektir. Önbellekte duruyordur bilgisayarınızda.

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

*