Bireyi toplumsal çöküşlere karşı “önceden” hazırlanmanın temelinde esasen nitelikli istifçilik ve bunu kıyasıya koruyabilme yatıyor. “Venezuela olmadan önce yapılması gerekenler” tadındaki yazı, bizim gibi zemini kaygan toplumlarda krizlere maddem ve manen hazırlanışlara ön ayak olabilir.
Genel olarak ABD’de; dünyanın sonuna hazırlanan, parası ve vakti bol zenginlerin yer altı sığınakları ile olan hikayeleri, başlı başına bir sektör haline gelmiş durumda, hatta kısa bir aramayla ibretlik belgesellerine de ulaşılabiliriz.
Söz konusu bu arkadaşlar; kimyasal saldırılar, nükleer kazalar, biyoterörizm, küresel çatışma tehlikeleri, salgın hastalıklar, doğal afetler, ekonomik krizler ve diğer öngörülemez senaryolara mimari imkanları dahilinde hazırlıklı olmayı ilke edinmişler.
Şimdi muhtemelen gülüp geçeceğimiz; emekli hobisi diyeceğimiz bu tip zombiye hazırlanış listerine umarım hiç bir zaman ihtiyaç duymayız.
Bizde en fazla ekmeğin karneye bağlanması, pahalılık ve Körfez Savaşından da hatırlayabileceğiniz üzere makarna istifileme olarak karşımıza çıkan bir takım arkaik reaksiyonlar görülmüş hepsi bu. Çoğu da skeçlere konu olmuş, ciddiye alınmamış.
Halil Nuri Yurdakul’dan ibretlik bir Kurtuluş Savaşı anısı naklederek yoksulluğun nerelere varabildiğini örneklendirerek yavaş yavaş konuya girelim:
“Eteklerini açtığımda, eteklerinin at pislikleri ile dolu olduklarını gördüm. Bunları ne yapacaklarını sordum. İçlerinden birisi, dışkı içerisinden bir arpa tanesi bulup bana göstererek; ‘Ha bunları toplar, fışkıdan (at pisliği) ayırır, temizler, yıkar, öğütür ekmek yaparız. Babasız yetimlere yediririz’ diye cevap verdi.”
Türkiye’nin Katıldığı Savaş ve Operasyonlar:
1923’te tamamlanan ulusal Kurtuluş Savaşımızın 27 yıl sonrasında Kore Savaşına katılıyoruz.
1950’den yine 24 yıl sonra Kıbrıs Harekatı karşımıza çıkıyor. Hiç vakit kaybetmeyen küresel güçler 80’ler başında önce Asalayı deniyor, tutmayınca Şeyh Said (1925) – Dersim (1937) ve Ağrı ayaklanmaları (1927) ile test ettikleri planları geliştirilerek tüm ülkede halen sürmekte olan terör belası PKK adıyla başlatılıyor.
Özetle Türkiye her 25 yılda bir terör ve çatışmanın ortasına çekiliyor, bazıları yerini devrediyor bazılarının ise halen içindeyiz.
Malumunuz her çatışma; şimdiye kadar iyi kötü dayandığımız ekonomik krizleri beslemek ve hayat pahalılıkları demek. Türkiye özelinde baktığımız bu özette dikkat ettiyseniz Suriye bataklığına hiç değinmedim. Buradan ilerleyelim:
Ülke sınırları içine kontrolsüz dağılan ihtiyaç sahibi milyonlarca Suriyeli mülteci, Türkiye karşıtları için cazip bir kart. Bu eli zayıf görenlere göre ise piyon. Ek olarak ekonomik krizler, dövizdeki artışlar, hayat pahalılığı ve yetersiz maaşlar var elbette.
1946, 1958, 1974, 1980, 1982, 1990, 1994 ve 2001 ekonomik krizleri gösteriyor ki her 10 yılda bir bu ülke karışıyor veya karıştırılıyor. Ne savaşı çatışması bitiyor ne krizi ne pahalılığı.
Yıkıma Hazırlıklı Ol, Dijital Verilerini Koru:
Elinizdeki tapu vb değerli evrakları (ya da sizin için önemli olanlar neyse) sizden daha iyi koruyabilecek kiralık kasalara emanet edebilirsiniz.
Böylesine profesyonel bir adımı “son anda” atmak yerine olayların evvelinde çareler aramak hem isabetli hem de ekonomik olacaktır. Fotoğraflar vs dijital dosyalar güvenilir bulut çözümlere emanet edilebilir.
Bu stratejiyle fiziksel manada verilerinizin kaybolmasından dolayı endişelenmez, bilgisayar harici disk gibi gereksiz ağırlıkları yanınızda taşımaz, ağ bağlantısı bulabildiğiniz zamanlarda erişebilirsiniz. Bu konuda ücretli ve ücretsiz çözümler mevcuttur.
Tasarruflu Olun:
Tasarruf konusunda paylaşılan tüm makalelerin temelinde “meçhul ağırlıklardan kurtulun” ana fikri bulunmakta. Dolayısıyla; bu noktada yapılacak bir “Han Duvarları” paylaşımı, vaktinizi almaktan öteye gitmez.
Hayatınızın akışında nelerin lüzumlu yahut lüzumsuz olduğunu en iyi siz bilebilirsiniz. Az çok demeden biriktirebilmek, kullanılmayan abonelikleri iptal etmek veya kazanılabilecek evde yeme alışkanlığı bile emin olun hayati faydalar sağlayacaktır. İlk aklımıza gelenler bunlar oldu. Sadece bir akşamınızı ayırsanız çok daha fazla kalem önünüze çıkacaktır.
Peki Nerede Yaşayacağız?
Neredeyse tüm ülkenin yaşadığı katlı bloklar ve benzerler kalabalıklar yerine – yine imkanlar dahilinde – müstakil yapılar; köy evleri, yazlıklar, yaylalar tercih edilebilir.
Mali yapınız müsaitse karavan da bir alternatif olabilir ancak dış müdahalelere açık olabileceğinizi unutmamalısınız. Karavan; Allah korusun bir doğal afet sonrasında kısmi konfor sunabilir ancak salgın hastalıklar veya nükleer kazalara karşı koruma sağlamaz.
Kalabalıkların az olduğu yerlere yönlendiriyor oluşumuzun nedeni, imkanlarınızı keşfedebilecek kişilerden de koruma sağlama kaygımız. Siz böyle bir gün için hazırlık yaptıysanız – zurnaya para sıkıştıran gamsızlara karşı da – bir avantajınız olmalı. Tüm bu adımları “tahliye planlaması” ile pekiştirelim.
Mümkün olduğunca hızlı bir şekilde çatışma bölgesinden veya sorunlu alanlardan kaçmalısınız. Çıkış planınız olmalı, liste ve plan dahilinde hareket etmelisiniz. Bir koli bandı, saç bantları ve tokalardan çok daha yararlı olabilir. Özellikle arazideyseniz. Çıkış planı oluşturacaksanız size ve ailenize nelerin gerekli olduğunu kararlaştırmalısınız. Gereksiz ağırlıklar sorun yaratır.
Unutmadan uymanız gereken son bir kuralı paylaşalım: “Kimseye, (bu kimseye akrabalar, akbabalar ve yakın arkadaşlar özellikle dahil) hazırlıklarınızdan, mali yapınızdan, planlarınızda, nereye gideceğinizden ve kaynaklarınızdan bahsetmeyin! Bu kısmi konforu aileniz ve sevdikleriniz için yarattınız. Neden sömürülesiniz ki?
Ne Yer Ne İçeriz?
Güneş panellerini destekleyen rüzgar enerji kaynakları özetle hibrid enerji sistemleri, size yetecek daimi enerjiyi sağlayabilir. (Lityum piller 10 yıl dayanabilir.)
İlaçlar için gerekebilecek soğutucu ve temizlik için gerekli cihazlar da olmazsa olmazınız. Bunun dışında kalacak TV, Bilgisayar gibi keyfe keder lüksleri bir süreliğine “lüzumsuzlar” listesine ekleyelim.
Elektronik aletlere meraklı bir yakınınız varsa telsiz haberleşmesi konusunda kendisini geliştirebilir. Haberleşme kaynaklarının kriz anlarında etkileneceğini ve ulaşılamaz olacağını aklımızdan çıkarmayalım.
Bal, tuz, şeker, konserveler, bulyon ürünler, Akçaağaç Şurubu, süt tozu, baklagiller, zeytinyağı, pirinç, sirke, bazı çikolata kuruyemiş ürünleri, baharat ve makarnalar uygun koşullarda muhafaza edilirse 3 yıla kadar dayanabiliyor. Keza deterjanlar ve bir çok temizlik ürünü de aynı şekilde uzun ömürlü.
Stoklamaya bu malzemelerden başlanabilir, konservelerle desteklenebilir. Kimyasal veya nükleer bir kaza söz konusu değilse balkon ve kısıtlı bahçecilik için gereken malzemeler unutulmamalı. Kişi başı 2 bin kaloriye ihtiyacınız olacak.
Tehlikenin boyutuna göre yaşadığınız yerde “sığınak olarak” kullanılabilecek resmi alanları tespit etmelisiniz.
Su; bir diğer hayati malzeme. Yağmur suyu arıtma ve toprak altı depolama sistemlerinden tutun da artezyen kaynakların temizliğine kadar her türlü seçenek değerlendirilmeli.
Kısıtlı kaynakların hor kullanılmaması şart. Filtreleme ile alakalı kendimizi geliştirmeliyiz. Bir şeyler için para harcama yoluna gideceksek bu hakkımızı “su arıtma tabletleri” için kullanabiliriz. Su ve atıkları tahliye son derece mühim!
Grubumuz farklı yaşlarda kişilerden oluşabilir. Düzenli kullandığınız ilaçlar; bez mama vs varsa mutlaka yedeklenmeli. Daha yeme içmeye geçmedik ancak “temizlik malzemeleri” mutlaka listelerin ilk sırasında olmalı.
5 kişilik bir aile senaryosunda hemşire bir yakınımızın olduğunu düşünelim. Temizlik, tıbbi malzemeler ve beslenme işleri ile ilgili vazifelendirme doğal olarak kendisine verilecektir, gençler; gözetleme, iletişim, elektrik elektronik, jeneratör kullanımı ve bakımı gibi hamaliye işlere atanabilir.
Arazide yön bulmak, aletsiz ateş yakmak, pusula ve GPS kullanımı, avlanmak, ateşli silahlara karşı yabancı olmamak özetle “temel hayatta kalma” tekniklerine vakıf olmak önemli. Bu başlıkları ilk kez duyuyor ancak okumayı da seviyorsanız bu tarz yayımlar eğitici olabilir.
Okumayı sevmeyenler konuyla alakalı bir çok video içeriğinden yararlanabilir. Elbette “ilk yardım” mutlaka listenin ilk sırasına yazılmalı. İngilizce bilmeyenler “Survival Life Tips” arama sonucu ile bulunabilecek makaleleri Türkçeye çevirebilir.
Arazide hangi bitkilerin zehirli hangilerinin besleyici olduğunu öğrenebilirsiniz.
Oltasız balık yakalamak, kamp ve barınak işleri, inek keçi sağabilmek, temel kasaplık, ata binmeyi bilmek, eğitilmiş köpeklerden yararlanmak, harita okuyabilmek, etkili bıçak kullanmak, basit bubi tuzakları ile caydırıcılık, düğüm atabilmek, hava tahminlerinde bulunabilmek, içilebilir su bulmak, basit savunma teknikleri geliştirebilmek, soğuk ve sıcaklara karşı yalıtım, yardım sinyali gönderebilmek bir çok kişinin asla bilemeyeceği, sadece sizin ve yakınlarınızın bildiği kabiliyetler olmalı.
Her şart ve koşulda; karşılaşacağımız senaryo ne olursa olsun, yapılacak uyarılara karşı mutlaka resmi kanallar takip edilmeli! Korku ve endişeye sevk edecek paylaşımlara itibar edilmemeli. Unutmayın! Bu kriz bir gün bitecek. Sigorta şirketinizin siz ve aileniz için seçtiği doğru planı hayata geçireceğinden emin olabilirsiniz.
Geride bırakılan evlerin yağmalanması sık karşılaşılan bir durumdur. Poliçenizi kontrol etmeyi, bu ve benzer durumları teminat altına almayı unutmayın. Bir B planınız mutlaka olmalı.
Türkiye Afet Müdahale Planı – https://www.afad.gov.tr
Kimyasal, Nükleer, Biyolojik Savaş ve Hekimlik – http://www.ttb.org.tr/
Temel İlk Yardım Bilgisi – http://www.ilkyardim.org.tr
En Uygun Sigortayı Seçmek – https://www.sigortam.net/