Fransız sineması; kadının yeni sevgilisini ve aldatılan kocayı tek planda kadeh tokuştururken gösterirken farklı toplumlarda lince doğru meş’aleli yolculuğa başlanmıştır bile…
Heyecan bitti; hayatım monoton deyip “güçlü baba figürü arayışıyla” aldatan da var, ilgisiz ve bakımsız partnerini şikayet eden ya da bir anda ortaya çıkan eski sevgiliye kapılıp giden de…
Aldatan eşinden intikam almak isteyen kadınlar klişesi ise beyaz perdenin neredeyse yapı taşlarından.
Herhangi bir günde akşam haberlerine takılırsanız “macera olsun” diyerek aldatanlara ve buna benzer 3. Sayfa haberlerine bolca tanık olabilirsiniz.
Özeti erken vereceğiz ancak insanın olduğu her alanda ve toplumda; kadını-erkeği-amiri-memuru; yalan, dolan ve sadakatsizlik söz konusu.
Bir parantez. Tornadan çıkan “kadın kalemi olduğu şüphe götürmez” senaryolara da dikkat! “Kalbinin peşinden gitti, aşkı çağırdı üstü açık vosvosla gitti” gibi mesajlar sinemadan edebiyata itinayla pazarlanıyor.
Fularlı senarist fanusundan toplum gerçeklerini görmek bu olsa gerek.
Teoride pompalanan latteli metinlerin mali getirileri vardır ancak pratikteki yansıması ne yazık ki kadın cinayetleri oluveriyor.
Kocasına “beni kategorize etme” dediği için dayak yiyen kadının eşiyle arasında kuvvetli bağlar olduğunu iddia edemeyiz elbette!
Yıllar önce aldatmayı cümle içinde dahi kullanamayacak kadının gazlandığı ve kabuğundan çıktığı noktanın bu olduğunu ifade etmek ise elbette yetersiz ve yine çürük temelli olacaktır! Konumuza devam edelim:
Boşanma istatistikleri gösteriyor ki “erkek hangi sebepten ötürü aldatıyorsa” kadın da aynı sebepten ötürü aldatabiliyor.
Olaya hormonları dahil eden yerelden bir uzman, mevzuyu tıbbi makale hassasiyetinde değerlendirmiş ve der ki: “Evli kadının partnerini aldatmasının temelinde hormonal yani cinsel tatmin gibi nedenler, intikam ve kendini güvence sağlamak gibi duygular yatıyor.”
Güvence almaktan kastının “mali anlamda birine yaslanma ve ‘Sugar Daddy’ arayışı” olduğunu tatmin ediyoruz. Erkekler maceracı, övünme ve skor peşinde koşmadığı düşünülen kadınlar ise garanticiymiş…
Evli veya bekar; seven ve aşık olan kadının yapısı gereği çok eşliliği kabul etmeyeceği ve birine bağlı olmak isteyeceği düşünülür. Kadınların bakış açısına göre garanti altına almak istemesi, ait olma duygusuyla hareket ettiği içinmiş.
Eğer eşiyle arası toparlanamayacak derecede bozuksa, evlilik kağıt üzerinde ilerliyorsa geleceğini düşünerek duygusal ve ekonomik bir garantör arar. Garantiyi bulduğuna inanırsa birincisinden boşanır.
Bahsi geçen senaryo bir aldatma mıdır, bana göre “evet kesinlikle”. Bitmiş bir evliliğin sürecini hızlandırmak için destek arayışında olmanız veya kendinizi benzinle ateşe vermeniz – kesinlikle ikisi de aynı tehlikede!
Alkol, madde ve kumar gibi bağımlılıkları olan bir eş tarafından küçümsenerek aşağılanan, çoluğuyla çocuğuyla sürekli şiddete maruz kalan bir kadının; günün birinde kendisine iltifatlar yağdıran “daha doğrusu adam yerine koyarak” romantik sözlerle hitap eden bir partnere gerçekte ya da sanal dünyada tesadüf etmesi olasıdır.
Ne yazık ki er kişinin aldatıldığında bunu fark edebilecek duygusal algısı da bulunmamakta. Toplumsal olarak kadın aldatmaz diye temel bir bulgu da var. Bu tabela, kadının işini kolaylaştırabiliyor.
Burada da erkekler neden aldatır’ı yazmıştık!
Bir çift kendinden saygısından sevgisinden sadakatinden eminse evlenmeli bence. Yoksa günümüzde sıkça olan şeylerden bitanesi aldatma her iki tarafında karşısına çıkabilir. Evliliği bu kadar basitleştirmemeli..
Sevgili Emre geç cevap yazdım kusura bakma. Görüşlerine katılmakla birlikte evlilik öncesinde detaylı psikolojik testlerin yapılması gerekliliğini de ifade etmek isterim. Sağlıcakla.