ABD’nin değişik eyaletlerinde “oy verme işlemi” için farklı teknolojiler mevcut.
Bunlar arasında (DRE) elektronik oylama sistemi, (OMR) optik tarayıcı sistem ve oy verenlerin mekandan bağımsız oy kullanmalarını sağlayan (IVS) teknolojileri sayılabilir.
Dünya üzerinde de dijital seçime geçişin, usulsüzlüğü asgari seviyeye indirmenin farklı yolları araştırılıyor.
2000’li yıllarda ulusal çapta elektronik oylama sistemine geçen Brezilya, kalabalık nüfusuna rağmen 2004’te kendi elektronik oylama sistemini devreye sokan hatta mobil teknolojileri entegreye çalışan Hindistan, internet üzerinden oylama sistemini 2007 yılından bu yana kullanan Estonya ilk aklımıza gelenler.
100 milyonun üzerindeki nüfusuyla Filipinler dahi 2010 yılında (OMR) Optik İşaret Tanımlama sistemine geçenlerden! 2016 seçimlerinde oylama tamamlandıktan dört saat sonra yeni başkanın kim olduğu açıklanmıştı.
Saydıklarımız karmaşık geldiyse parmak izleri üzerinden çalışan “zip-zip” tarayıcılar veya biyometrik verilerle ilerleyen sistemler de araştırılabilir. İşlem süresinin birey başına 30 saniyeden daha az ölçüldüğü Nijerya, Güney Afrika, Kenya ve Uganda’da seçimler yıllardır bu şekilde yapılıyor.
Kağıt kalemi ve elle saymaya dayalı karmaşık süreçleri Afrika ülkeleri dahi geride bırakmış durumda.
YSK’nın toplumun büyük kesimi için tamamen kapalı ve siyasi atama ve müdahalelere açık oluşu asıl tehdit.
Güven sağlanması adil bir seçimden geçiyorsa, bu aşırı teknolojikleşmiş ve merkezileşmiş seçim yöntemlerinin adil olup olmadığının toplumsal düzeyde yeterince değerlendirilebilmesine ihtiyaç var. Böylece seçmenler de seçtikleri adaylara tam bir güven duyabilir.
Uzay çalışmaları peşinde koşarken sandık başında oy kullanan ülkelere temkinli yaklaşmak gerekiyor. Manipülasyon yapmak istiyorsanız eski sistemle devam eder; üstü örtülebilecek kaydırmalara bahaneler ve atanmış destekçiler bulabilirsiniz. Yorum sizin.