Şimdilerde daha çok Bozyazı ile Anamur arasında yetişen muz, hayrete düşüen bir geçmişe sahip.
18. yüzyıl İngiltere’sinde bir statü sembolü olarak kabul edilen tropik kardeşi Ananas, özel günlerde bir günlüğüne kiralanacak kadar değerli görülürdü.
Bu kadar dramatik olmasa da buna benzer bir durum, hatırlayanlarınız olabilir bir vakitler muz için de yaşandı.
2017’nin Mart ayı itibariyle bir kilo muzun bizde ve komşu ülkelerde kaç para olduğunu https://www.numbeo.com verileri üzerinden paylaşalım ve sonrasında geçmişe doğru uzanalım:
1.404,06 TL asgari ücret olan Türkiye’de ise bugün yani 17 Mart 2017 itibariyle Migros’a gidip bir kilo almak isterseniz ödeyeceğiz para sıkı durun 8,45 TL. (2022’nin Kasım ayı itibariyle 49 TL olduğunu görüyoruz.)
Muzu en ucuza İran’da 3,60 TL ödeyerek tüketebiliyorsunuz; Irak 4,40 TL – şu anda savaşta olan Suriye’de 4,47 TL – Kıbrıs Rum Kesimi 4,93 TL – Bulgaristan 5.12 TL – Yunanistan 6.06 TL – Ermenistan 6,09 TL ve son olarak da Azerbaycan’da fiyatlar 6,17 TL civarında.
İçi geçmiş ve kararmış muzların “çikolatalı” denilerek ziyan edilmeden çocuklara itelendiği kıymetlimiz muz, bir vakitler “okula muz göndermeyin alan var alamayan var” denilerek velilerin haşlanmasına da vesile bir meyveydi.
1970’lerden 80’lerin sonuna kadar sadece zengin sofralarını ve yılbaşı menülerini süslerdi kendileri.
70’lerde bir kilo ve muz ve bir kilo etin kilosu neredeyse aynıydı! Özal’ın ithalat serbestliği ve tedarik zincirlerinin gelişmesi ile kokulu Anamur ve devasa Çikita muzlarını en azından kağıt üzerinde de olsa uygun fiyatlara yiyebilir olduk.
3 çocuklu ve senede sadece 2 kilo alabilen ortalama gelire sahip bir aile, muzu sadece sehpa üzerinde plastik bir meyve olarak görebiliyordu o da şanslıysa tabi.
Zeytinlerini dahi adetle yiyebilen bir fakirin yahut memurun elinde muz görülmesi dedikodulara sebep olabilecek bir malzemeydi 70’lerde. Ya kanun dışı bir iş yapıyordu ya ve bir yerlerden kesin çalıyordu.
Avokado ya da Mango’nun adını dahi bilmez Kivi’yi tezgahta görsek patates zannederdik.
O yıllarda manavlar dahi sayarak çıraklarına bu meyveyi zimmetler, bir iki eksik çıksa temiz bir sopa çekerledi. Hastalara ve bebeklere şifa olarak verilen bu arkadaş, asker ziyaretlerinde ve misafirliklerde de hediye olarak takdim edilirdi.
Muzdan aldığımız gümrük vergisi neredeyse %170’dir. Hollanda üzerinden satın aldığımız Afrika ve Kosta Rika yerel pazarlarında 15 cent (0.54 LT) olan bu meyveyi devletimiz 2015’den bu yana 8 TL’den yedirme başarısını gösteriyor. Üstelik bir muz cumhuriyeti olmamıza rağmen.
Muz hakkında şaşırtıcı bilgiler derlediğimiz yazımızda; muz nerede yetişir, muz nasıl yetişir ve muz hakkında bilinmeyenler başlıklarına değindik.
Ben küçükken de 90’larda muz statü sembolüydü. Resmen her eve giremeyen bir meyveydi. Misafirlikte de ilk yenen meyve onlardı. Bir şeyin içine muz girmişse değeri yükseliyordu 🙂
Çok değerliydi dediğin gibi.. Hastalara muz götürülürdü. Ben askerdeyken bana da getirmişlerdi. En sevdiğim meyve olduğu için yazmak istedim. Hey gidi muzlar..