Antidepresanlar Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Tüm sorunlarımızın kaynağının stres olduğu fikri toplumda artarak kabul görüyor. Devlet kuruluşlarında muayene ücretleri oldukça düşük ancak hekimin sizinle ilgilenme süresi de dakikalarla sınırlı.

Aslında hasta olmayan, sadece sıkıntı çeken her insana depresyon tanısı konmaya başlandı. Ortak görüşe sahip olduğumuz inandığım Psikiyatr Dr. Mutluhan İzmir’e göre ise depresyon 50’lerden sonra üretilmiş bir hastalık! Tamamen katılıyorum.

Danışman ücretlerinin yüksekliği, yeşil reçetesiz alınabilen sakinleştirici ilaçların kolay çözüm olarak görülmesi ve sorunları jet hızıyla çözebildiği yönündeki yanlış algılar antidepresan kullanımını tetikleyen etkenler.

Dünyada son 10 yılda AIDS hastalığının en çok arttığı ülke, yüzde 426 ile Türkiye! İntiharlar artıyor, cezaevlerine girenler artıyor özetle “Türkiye’de Sosyal Bozulma” katlanarak artıyor.

Öte yandan günümüzde peynir-ekmek gibi antidepresan kullanılıyor. Ülke genelinde sadece 2018 itibariyle “35 milyon” kutunun üzerinde antidepresan satılmış! Rakamlar her yıl katlanıyor.

Prof. Dr. Canan Karatay antidepresanların tehlikesini ailesinden bir örnek vererek açıklıyor: “Ben iki aile büyüğümü antidepresan yüzünden kaybettim, biri abimdi. Depresyon yaşıyor diye dönemin en önemli hekimlerinin ona üç ayrı antidepresan verdi ve o ilaçlar onu kötü etkiledi, sonunda da intihar etti…”

Harvard Üniversitesinden Prof. Dr. Kirsch’e göre de depresyonun nedeni antidepresanlar. Kirsch; bol egzersiz, akapunktur veya meditasyon öneriyor ve ekliyor: “haftada 3 gün egzersiz antidepresanla aynı etkiyi yaratıyor.”, “Hiçbiri işe yaramazsa, depresyon tedavisinde ilaç en son çaredir.”

Genç bir arkadaşımın; “tehlikelere vurgu yapan” hikayesi yol gösterici ve zihin açıcı cinsten. Hekimlerin çoğu zaman sıkıcı olabilen teknik paylaşımlarını alıntılamak yerine bu şekilde bir röportaj kurguladık! Kendisine yoğun temposu içinde bize zaman ayırdığı ve sorularımıza içtenlikle cevap verdiği için ayrıca teşekkür ediyorum.

Noktasına virgülüne dokunmadığım röportajımıza, müsaadenizle bir anımı paylaştıktan sonra geçmek isterim:

Yıl 2012. İstanbul Beşiktaş’ta bulunan Sait Çifti Devlet hastanesinde 4 kişi psikologun gelişini bekliyoruz! Konuşmak gibi bir niyetim yok ancak diğer 3 kişinin dolu olduğu çok belli! Bir sohbet başlıyor. Ben; dinleyen ve kafa sallayan taraftayım! Kadınlardan ilki, trafik kazası geçirdiğini ve araçtan sadece kendisinin kurtulduğunu anlatıyor. Dediğine göre nişanlısı ve akrabalarını kaybetmiş… Diğer kadın, kızının boğazda yanan bir tekneden çıkamadığını sürekli tekrarlıyor ve ağlıyor, üstelik tekne denizin ortasında değilmiş ve bağlı durumdaymış. Yine dediğine göre gelmesini beklediğimiz psikolog (!) 3-4 dakika bile dinlemiyormuş. Oysa ben sadece konuşmak istiyorum diyor.. Genç irisi ve kendisinden epey korktuğum bir arkadaş da çocukluğunda kardeşinin intiharına tanıklık ettiğini ve ondan sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını garip tekrarlarla anlatıyor. Ben tabi bu 3 can sıkıcı ve ciddi yardım gerektirdiğine inandığım hikaye içinde “en hafif” olarak “sadece “canım sıkkın” şımarıklığıyla oradaydım! Tümüne kulak misafiri olduktan sonra mekandan ayrıldım! Bazen sadece dinlemek veya paylaşmak sorunların temeline inme adına tetikleyici olabiliyor! Bu ayaküstü toplantının tek faydalananı ben olmuştum. Umarım şimdi daha iyilerdir.

İlaçlar öncesindeki hayatını nasıl tanımlarsın? Kendini; kırıp döken bir sinirli mi yoksa kalp kıran bir sinirli olarak mı nitelendirirsin? Ya da ikisi de mi? 

→ Kırıp döken birisi değildim. Belki kırıp dökseydim psikolojim bu kadar yıpranmazdı. Genelde çevreme sataşır onlara bağırıp çağırarak sinir atardım. Bu kişi genellikle de annem olurdu. Şimdi bu yaptıklarıma her dönüp baktığımda pişman duygum pekişiyor. ←

Bu halin ailenle ve sevdiklerinle olan ilişkileri nasıl etkiledi? 

→ Ailem hiçbir zaman benden soğumadı ya da uzaklaşmadı. Onlara her patladığımda bana daha da şefkatle yaklaştılar. Benim bu durumdan kurtulmamada da bunun büyük katkısı oldu. ←

Hiç, “acaba ailem mi beni etkiliyor” diye düşündüğün oldu mu, belki sinirli olmanda çevresel etkiler vardı. 

→ Aşırı sinir sebepsiz bir şekilde ortaya çıkan bir şey. Normalde ufak tepkiler gösterilebilecek şeylere aşırı tepki gösterdiğimizde bir süre sonra da bu aşırılığın farkına vardığımızda hep bir mazeret ararız. Ben de bu yüzden ailemi birçok kez suçladım. Çevresel etkiler aşırı sinir halini çok etkiliyor. ←

İlaçları hekim kontrolünde mi aldın yoksa arkadaş eş dost tavsiyesi ile mi? 

→ Ben ilaca 14 yaşımdayken başladım ve bana ilacı psikiyatr verdi. Normal şartlarda 18 yaş altındaki bireylere psikiyatr kesinlikle bakmıyor sadece psikolog tarafından psikolojik destek veriliyor. Fakat bu durum çevremde çok büyük etkiler yarattığı için psikiyatr denetiminde ilaç tedavisi gördüm. ←

Geçmişse dönsen hayatında değiştirebileceğin ne olurdu? 

→ Kesinlikle ilaca başlamazdım. Sinirim aşırı boyuta ulaşınca aileme bağırmak yerine eşyaları kırıp dökmeyi tercih ederdim. En anneme ve babama karşı bu kadar mahcup olmazdım. ←

Dine bakışın nasıl, ibadetlerin faydası olacağına inanır mısın? 

→ Ben dinlere inanmıyorum, çocukluğumdan beri de hiç inanmadım. Bir faydası olacağını da düşünmüyorum. Bence din insanın kendini ruhen huzurlu hissetmesi için ortaya çıkartılan bir şey. Ben ruhumu huzura erdirmek için bir kitaba veya bir tanrıya ihtiyaç duymadım. Sadece zihnimi boşaltmayı öğrendim ve bu durumdan kurtuldum. İbadetlerin de herhangi bir faydası olacağını sanmıyorum. ←

Sence sıkıntıların genetik olabilir mi? 

→ Baba tarafıma baktığımda bunu anlamak pek de zor olmuyor. Babaannem, dedem, babam ve ağabeyim de aynı şekilde aşırı stresli, sinirli. Lakin bu kadar ciddi bir rahatsızlığı olan tek ben varım. Bunun genetik olduğundan şüphem yok. ←

Antidepresanlar sence kişiyi iyileştirir mi yoksa zaman mı kazandırır? 

→ Ne iyileştirir ne zaman kazandırır. Antidepresanlar yavaş yavaş beyni öldürür. Bu durumu bizzat ben yaşamaktayım. 6 – 7 ay öncesine kadar disleksi, kekemelik, düşünememe gibi beyin taraflı birçok rahatsızlıkla boğuşuyordum. Ama şu anlarda hemen hemen hepsini aştım sayılır. ←

Sence bir kişi, bu ilaçları kullanmadan da kendini telkinle ya da hobilerle veya çevresini değiştirerek tedavi edebilir mi? 

→ Kesinlikle. Fakat eski çevresini ve hobilerini kesinlikle değiştirmesi gerekiyor. Eskiden yaptığı şeylere devam etmesi tekrar tetikleyici olabilir. ←

Şu andaki haline 10 üzerinden bir puan versen kaç verirdin şimdilerde nasıl bir hayatın var? 

→ Antidepresanları bıraktığımdan beri çok büyük farklılıklar görüyorum kendimde. Öncelikle artık sinirden stresten daha uzağım. Sinir halimi kontrol etmeyi öğrendim ve bu benim hayatımın dönüm noktası oldu. Gülmeye başladım, bu komik gelebilir ama gerçekten onca doz ilaçtan sonra gülmek insana çok farklı hissettiriyor. Eskiden insanların eğlendiği keyif aldığı hiçbir şey bana keyif vermezdi. Artık böyle değil, hayattan keyif alabiliyorum. Şimdiki halime 10 üzerinden 11 puan veririm 🙂 Çünkü bunca eziyetten sonra böyle bir hayat, ölümden sonra yeniden doğmak gibi. ←

Sence bir insanın canının sıkılması veya sevgilisinden ayrılması depresyon mudur? Bunun ayrımını ne zaman yaptın? 

→ Her insan farklı psikolojik ölçütlere sahiptir. Mesela bazı basit şakaları bile kaldıramayan insanlar var. Bu yüzden bu durum kişiden kişiye değişir. Fakat bana göre depresyon değil. Can sıkıntısı insanların boşlukta kaldığı zaman uğradığı bir durumdur. Bu da yeni bir aktivite yapana kadar sürer, yani geçicidir. Ayrılık durumu ise bence yeni bir başlangıçtır. O ilişkiyi bitiren etkenlerin öğrenilmesi yeni kurulacak olan ilişkinin temellerinin daha sağlam olmasını sağlar. Tabi bunlar benim şahsi görüşüm. ←

Hobilerin var mı? 

→ Evet var. Bir şeyler ortaya koymayı seviyorum bu yüzden grafik tasarıma yöneldim. Spor aktivitesi olarak da basketbol oynuyorum. ←

Bu ilaçları kullandın ve bıraktın, sence bıraktıkları kalıcı etkiler ya da hasarlar var mı? 

→ Kalıcı olarak bir şey yok. Fakat maksimum doza çıktığım yıllarda başlayan ve etkisi az da olsa devam eden disleksi ve düşünememe durumlarım var. Kitap okumakta zorlanıyordum, okuduğum hiçbir şeyi anlamıyordum ve 7-8 den fazla kelime içeren cümleler kuramıyordum. Artık bunları büyük ölçüde atlatmış durumdayım. ←

Sence bu ilaçlar hangi şart ve koşulda kullanılmalı? 

→ Bence büyük ölçüde şiddet bağımlıları (cinayet eğilimi olan, mazoşist kişiler) hariç kimse kullanmamalı. ←

Psikiyatristlere bakışın nasıl, sence gerçekten etkiler mi? 

→ Psikiyatristlere gidilmesini hiç tavsiye etmiyorum. Psikolog tarafından psikolojik destek almak çok daha mantıklı bir çözüm. Şuan bir psikiyatriste gitseniz size ilk önce neden geldiğinizi sorar ve %90 ihtimalle ilaç verip gönderir. Psikologlar ise siz sıkıntıya sokan ve hiç kimse ile paylaşamadığınız durumları öğrenip ona göre size yol göstermeye ve sizi rahatlatmaya çalışır. Bence psikiyatr büyük ölçüde rahatsızlığı olmayan kişilerce tercih edilmemelidir. ←

Antidepresanı aşamalı olarak kesen ve bırakan birisi olarak zaman zaman aradığın oluyor mu? 

→ Antidepresanı aşamalı olarak kesinlikle bırakamazsınız. Hele benim gibi 200 mg’lık bir doz alıyorsanız doz azaltamanız en az 15 gün sürer. Bunun yerine ilacı aniden keserseniz daha çabuk fakat acılı bir şekilde kurtulursunuz. Ben ilacı ilk bıraktığım gün sürekli burnum kanıyordu. Göz damarlarım çatlayacak şekilde büyümüştü ve neredeyse cinayet eğilimlerim başlayacaktı. Fakat bu da yalnız olduğunuz bir ortamda ortalığı dağıtarak, ağlayarak, yalnız başınıza bağırıp çağırarak atlatabiliyorsunuz. Ben bu dönemi tam 19 günde beraberinde gelen rahatsızlıklarla atlattım. Ve şimdi iyi ki doz azaltarak bırakmamışım diyorum. ←

Çekip gidicem buralardan, yemişim arkadaşını da ailesini de dediğin zamanlar oldu mu? 

→ Oldu, şuan dahi oluyor. Fakat bunlar gelip geçici şeyler. Ruhsal bozukluğu olanlar fark edemiyor ama ben şuan bu durumda bunu fark edebiliyorum. Bu lafı dedikten 30 dk sonra “çekip gitsem ne yapacağım? annem 2 günlüğüne şehir dışına gittiğinde bile evde SURVIVOR hayatı yaşıyorum.” gibi bir iç tartışma yaşıyorum ve o fikri kafamdan silip atıyorum. ←

Bu röportajda yer alan bilgi ve paylaşımlar profesyonel hekim tavsiyesi niteliğinde değildir ve tedavi amacıyla amacıyla kullanılamaz. Doktorunuza danışmadan antidepresan dahil herhangi bir ilacı kullanmaya kalkışmayınız.

1979'da İstanbul’da doğdu. Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri mezunu olan yazar, Vatan gazetesinde başladığı kariyerinin ardından farklı görevler üstlendi, özel kurumlarda yöneticilik yaptı. Online gazetecilik eğitimini BBC'de tamamlayan, 2008'den itibaren dijital dünyanın içinde yer alan Görkem CAN; kişi ve kurumların faaliyetlerine destek oluyor, bilgi ve deneyimiyle yönlendirici rol oynuyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

*