Dalkavuklar, dalkavuklar, soytarılar

Dalkavuklar ve Şaklabanlar Üzerine

Batı kaynaklarında sık rastladığımız dalkavuklar doğu kültüründe soytarı olarak karşımıza çıkıyor.

Padişahı yahut bağlı olduğu kişiyi övüp pohpohlaması beklenen dalkavukların sınırı aşmaması beklenirken batıda flamalı deli olarak görülen soytarılar ise krallara tokadı yapıştırabildiği iddia edilen ve söylediklerinden dersler alınması şart kadrolu saray personelidir. Delilik kisvesi altında mesaj kaygılı konuşan saray komiği denilebilir. 

Saraylarda maaşlı bordrolu saray soytarısı istihdamı eski Mısır’a kadar uzanmakta. Abbasiler ile kabaca 800’lerden başlarsak 1800’ler Tanzimat dönemine kadar bin yıl boyunca etkili bir kafa dağıtma aracıdır. Bu arkadaşlar en sıkıntılı dönemlerinde etrafındakileri güldürür, gam keder yok ederek bol bol da bahşiş alırlardı.

Birçok soytarı ve dalkavuk tarih boyunca önemli roller oynamıştır. 

Girişte de belirttik; soytarının becerisi, etrafı yağcılarla çevrili kralına, rahatsız edici gerçekleri, mizahi bir dille ve rencide edip küçük düşürmeden söyleyebilmektir.

Efsane soytarı Will Somers, sertliği ile meşhur İngiliz Kralı VIII. Henry’nin önünde eğilmez, konuşmasına başlamadan önce ‘yüce majesteleri’ gibi hitapları kullanmaz, lafını da esirgemez dan dun konuşurdu. VIII. Henry’nin kimilerine göre küstah bu soytarı ile ahbaplık seviyesinde yakın olduğundan bahsedilir.

Yıldırım Bayezid; geleneği ilk başlattığı söylenen Osmanlı padişahıdır. 1389’da tahta geçtiği düşünülürse ilk güldürücülerin 1400’lerde istihdam edildiğini söyleyebiliriz.

Hadımlar, kamburlar, cüceler ya esir pazarlarından bulunur ya da saraya hediye olarak gönderilirdi.

Kibarlaştırarak Habeşi demişler ancak biraz açalım; siyahi arkadaşlara ve Araplara o dönemlerde manasız bir şekilde gülünebiliyormuş. Elbette sadece dikkat çekici bir engeli ve rengi olmaları da yetmezdi. Marifetli olmaları ve düşündürmeleri, özetle zeki olmaları şarttı. Tabi bu zeka başlarına zaman zaman dertler de açacaktır.

Nasuh ve Cuhud isimli cüceler üçünü Murad’ın tayinlerde dahi etkili olabilen neredeyse en popüler adamları.

Saraydan pek çıkmayan padişahı bir şekilde avuçlarının içine alan bu arkadaşlar dikkat çekici miktarda servet sahibi olurlar. Tabi sonraları bu işleri ortaya çıkınca hapse düşmeleri ile beraber kurdukları rüşvet ağı ortaya çıkarılır; makamlarını soytarılara verdikleri rüşvetlerle elde eden birçok devlet görevlisi ise azledilir. 

Dalkavukluğun meslek kabul edilerek bir zanaat dalı olarak esnaf odalarına kaydı I. Mahmut döneminde olur. Bir usül dairesinde dalkavuk takımı istihdam etmek isteyenler artık odaya başvuruyor, merdivenaltı korsan dalkavuklar yerlerini tarifeli mesaili olanlara bırakıyordu.

Reşat Ekrem Koçu’nun “Tarihimizde Garip Vakalar” adlı eseri, “Kimsesiz dalkavuk kullarınızın arzuhalidir.” başlıklı dalkavukların kurumsallaşma ricasını özetler ve pek de eğlenceli bir eserdir tavsiye ederiz. Devam edelim…

Dalkavuklar Tarifeye Bağlanmış

İşleri zenginleri, kibarları ve onların meclislerindeki konaklarındaki kimseleri eğlendirmek olan bir garip ‘dalkavuk esnafı’ var idi.

Dalkavuğun başına-burnuna fiske ya da kabak vurma, yüzü pata küte tokatlama (tokat başına olacak şekilde ve çıplak baş daha da yüksek fiyatlanıyor), oturduğu minderinden-setten yahut merdivenden yuvarlama, sakalını boyama, kömür veya mürekkep ile yüzlerinin boyanması gibi işkencelerin buyurun fiyatlarına bakalım:

  • Elleri kolları bağlanarak su dolu bir kuyuya sarkıtıp bek­letmek – 600 para.
  • Bostan dolabında ıslak bırakmak – 600 para
  • Kuyruğu dışarıda kalmak şartıyla bir fındık sıçanını ağza kapatma – 400 para
  • Yaramaz bir hayvana yahut eyersiz beygire bindirip seyretme – 300 para
  • Merdivenden aşağı yuvarlama – 180 para
  • Sakallarını kesme – 180 para
  • Koca bir salkım üzümü sapıyla yutturmak – 40 para

Bu tıp hastalıklı şakalarla dalkavuk boğulup ölür, sakatlanır yahut başına bir şey gelirse cenazesinin masrafı latifeyi yapana aittmiş. Allah razı olsun meslek odasından ne diyelim.

Süğlün Bey, Hacı Fışfış, Kız Pehlivan, Çıplak Kadı, Kahkaha Molla, Hacı Samandıra, Şapur Çelebi ve Letaif Çelebi dönemlerinin meşhur dalkavuklarındandır.

Merak Edenler için Kaynaklarımız: 

  1. Ekrem Okutan: “Dalkavukluk / Tarihsel Perspektif, Siyaset ve Basın”
  2. Reşat Ekrem Koçu: “Tarihimizde Garip Vakalar”
  3. İlhan Selçuk: “Düşünüyorum, Öyleyse Vurun”
  4. Beatrice K. Otto: “Fools are Everywhere”
  5. Amerika Bülteni: “Tarihte ‘Saray Soytarısı’ Kimdi? Ne İş Yapardı?”

Dalkavuklar ve Şaklabanlar Üzerine başlıklı yazımızda; dalkavukluk, padişah soytarısı, Osmanlı’da soytarı ve Osmanlı’da saray soytarıları konularına değindik.

1979'da İstanbul’da doğdu. Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri mezunu olan yazar, Vatan gazetesinde başladığı kariyerinin ardından farklı görevler üstlendi, özel kurumlarda yöneticilik yaptı. Online gazetecilik eğitimini BBC'de tamamlayan, 2008'den itibaren dijital dünyanın içinde yer alan Görkem CAN; kişi ve kurumların faaliyetlerine destek oluyor, bilgi ve deneyimiyle yönlendirici rol oynuyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

*